Denizli-Akyaka-Marmaris-Datça Bisiklet Turu

Denizli-Datça Turu 25-29 Temmuz 2015

Denizli-Akyaka 1.gün 25 Temmuz Cumartesi

Denizli-Ula, şarjım azaldığı için Akyaka'ya kadar kayıt yapamadım
Biz bu rotayı yaparken Tour de France'da Alpe d'Huez tırmanılıyordu
etabı da FDJ'den Thibaut Pinot kazanmış 

Mesafe: 162.2 km
Süre: 10 saat 33 dakika
15.3 ortalama hız
57.3 max hız
3,152 m elevation

Dün akşamdan sağ pedalı sökemediğim için sabah Muhammed'in yardımıyla pedalı söktük ve kilitli pedalı taktık. Bu yüzden çıkış saatimiz olan 6’yı kaçırıp 6.30’da çıktık. 
Sabah serinliğinde Cankurtaran rampasını tamamlayıp saat 11’de Kale’ye vardık. Hepimiz çok acıkmıştık yemek yiyeceğimiz bir yer ararken Güngören Kuruyemişin yanındaki yerde yemeğimizi yedik. Burada 2 saate yakın dinlendik. Kale’den sonra uzun bir iniş yaptık. Sonrasındaysa tırmanışlar başladı havanında ısınması beni etkilemişti. Akçay'da Muğla il sınırına geçiş yaptık.
Akçay'da Muğla sınırına yeni girmişken Gökhan
  Esentepe mevkiinde bir tırmanışın zirvesine ulaştık ve biraz dinlendik.               Boynuzcuk geçidinde de başka bir tırmanışın zirvesine ulaştık.


Buradan sonra Ula sapağına kadar birçok iniş çıkış vardı. Havanın sıcaklığı ve şekerimin biraz düşmesiyle kendimi baya kötü hissettim. Köy bakkalından Gökhan birkaç bir şey aldı, onları yeyince biraz toparladım. Ula Muğla yol ayrımına ve Ula’nın Sakar Rampasına bağlantısına kadar yine birkaç küçük tepe indik çıktık. Sakar rampasından itibaren yolumuz tamamen inişti akşam sekiz buçukta kamp alanına varmıştık.
sakar rampasında biz

çadır iki kişilik olduğundan ve yanımızda tek çadır olduğundan Muhammed dışarıda yatmak durumunda kaldı.

2. Gün 26 Temmuz Pazar
Bu günü Akyaka orman kampında dinlenerek geçirdik. Biraz da yürüyerek çevreyi dolaştık. Buranın bir sıcak bir soğuk olan yer yer değişken bir denizi var. Sahil şeridi boyunca kumsal var ama çoğu yer otel ve işletmelere ait bu yüzden sahilden denize girmeyi denemedik. Kumsalın sonunda Azmak Nehri denize açılıyor. Küçük teknelerle nehirde tura çıkma imkânı var. Pazar günü olduğu için Akyaka çok kalabalıktı akşam saati dönüş yolunda yoğun bi araç trafiği vardı. Bu gün saat 3, 4 gibi Muhammed bizden ayrılarak Muğla yoluna düştü çünkü en geç salı günü Kuşadası'nda olması lazımdı ve bu yolu da bisikletle alacaktı. Sonra konuştuğumuzda akşama doğru Muğla'da ablasının evine varmış. Bi gece dışarda yattıktan sonra evde uyumak iyi gelmiştir :)


 3. Gün
Sabah 5.30 gibi uyanıp toparlanmaya başladık. Saat 6.30’da Marmaris'e doğru yola çıkmıştık. Akyaka'nın içinden çıkan rampayı tırmanıp anayoldan aşağı inip Marmaris sapağından döndük uzun, ağaçlı yolda ilerledikten sonra tepeler inip çıkmaya başladık eğim %5-7 gibi değişiyordu.Yol boyunca Marmaris'teki bisiklet rotalarına ait tabelalarla karşılaştık. Marmaris'te bisiklet rotaları bir proje kapsamında haritalandırılmış ve yollar tabelalandırılmış, bu rotaları anlatan bir kitap ve harita basılmış. Bu kitabı Marmaris'teki bisikletçilere ve outdoor malzeme satan yerlere sorarak ücretsiz temin edebilirsiniz.
   Uzun bi inişin ardından Marmaris'e ulaştık. 34 km yol alıp 850 metre tırmanmışız. Sahil boyunca tur attıktan sonra kahvaltı için  meydandaki börekçiye oturduk. Buradan çıkıp bilgi almak için Velo maris bisiklet dükkânına gittik ellerinde Marmaris bisiklet rotaları haritası kalmadığı için bizi Trek maris outdoora yönlendirdiler. Orada alışverişimizi yapıp haritayı aldık ve hava çok ısındığı için biraz dinlendik. Sıcaklık 44 derece olmuştu. Güneşin geçmesini beklemek için günlük (sığla) ağaçalarının olduğu tabiat parkına geldik burada 3-5 aileden başka insan yoktu, buranın denizden sıcak sıcak esen bir rüzgârı var yan tarafında feribot iskelesi olduğundan denizinin çok temiz olduğunu sanmıyorum ama sığ bir denizi var.

Turun yük vagonu denilebilir çünkü diğer bisikletler yol bisikletiydi





   Saat 2.30 gibi milli Park'tan ayrılıp yemek için Teknosa’nın, Deniz Bank'ın arkası gibi olan Taşarkası köfte salonuna geldik. Buradan dörde doğru ayrılarak Çubucak tabiat parkında kalmak için yola çıktık. Marmaris'ten hemen çıktıktan sonra bizi bir rampa bekliyordu. Yolda Marmaris’e dönen çok sayıda jeep safari aracı geçti yanımızdan. Bazıları Ford Transit’den bozmaydı bunların, arka kasaları kesilmiş koltuk takılıp safariye uygun hale getirilmiş.
 16 km sonra saat 6’da Çubucak orman kampına vardık. Çadır yeri için elektriği içinde gecelik 32tl ücret alınıyor ve kaldığınız süre boyunca bir adet kimlik, görevlilerde kalıyor. Aile yeri ve erkek kamp yerleri ayrı. Kampta market ve Cafe de var. Çadırımızı kurup denize gidiyoruz çadır yerimiz denize 5dk yürüme mesafesinde ama deniz manzarası yok ağaçların altında bir yer.               Kumsalı yok denizin, girişi taşlık ilerisi ise kumluk. Denizin hemen önünde ağaçlık piknik alanı başlıyor.  Denizden sonra akşam yemeği için marketten alışveriş yapıp denizin yanındaki piknik masalarından birine oturuyoruz. Akşam kamp yerini dolaşmaya çıktığımızda karavanların olduğu yer gözümüze çarpıyor. Birçoğu bahçesini düzenlemiş ve etrafını ışıklandırmış. Yorgunluğun etkisiyle uykumuz geliyor çadıra gidiyoruz. 
Akyaka-Marmaris

Marmaris-Çubucak Orman kampı
3.gün:  Mesafe: 67km Süre: 5saat 13 dakika Ortalama hız: 12.9 Km/saat

çubucak orman kampı


4. Gün

Çubucak-Datça
Mesafe: 50.4 km Süre: 3:24:56 Elevation: 1115 m Ortalama Hız: 14,8 km/h

Sabah uyanıp denize gittim, kahvaltılık bir şeyler almak için kampın karşısındaki pazar yerine uğradık sonrasında kahvaltı yapıp toplanmaya başladık saat 11.30'da kamptan ayrılıp Datça'ya gitmek için yola çıktık. Havanın sıcaklığından ötürü zor bir yol bizi bekliyordu. Kamptan ayrıldıktan kısa bir mesafe sonra tırmanış başladı buradan kamp kuş bakışı görülebiliyordu.


 2 km sonra İnbükü kamp alanı geldi ve tırmanış devam ediyordu. Bu tırmanışın sonundan ilerideki daha büyük tırmanış görülüyordu.





 %10 eğimli 3 km uzunluğundaki tırmanış bizim için çok yorucu oldu. Yolda dinlenecek gölgelik ve sularımızı doldurabileceğimiz çeşme bulamadık. Eğer buradan sıcak bir zamanda geçecekseniz yanınızda 2 mataranın olmasında fayda var. Ancak inişe başladıktan kısa bir süre sonra solda bir su kaynağı gördük sularımızı doldurup dinlendik. Artık önümüzde bir tırmanış kalmıştı. O da %5-7 eğimli 1buçuk kilometrelik bir tırmanış.


 Datça'ya varmadan 14 km önce ilk olarak Aktur kampingi geçtik burada market mevcut.  Aktur’un yanında Kovanlık tabiat parkı ve kamp alanı vardı ama burası kapalıydı. İleride de Karaincir'de Özil mocamp var, burada da market mevcut. Buralar Datça merkeze varmadan kamp yapılabilecek güzel yerler.  Düzlükte yol kenarında çeşme ve marketler var. Marmaris'in çıkışından 5-6 km sonra bir benzinlik var burası Datça'nın girişine kadar olan son benzinlik. 
Uzun bir düzlüğün ardından Datça merkeze ulaştığımızda saat beşe geliyordu. Merkezdeki Zekeriya valentino'da öğle yemeğimizi yedik. Burası yöresel yemekleri de olan güzel bir ev yemeği lokantası. Buradan çıkıp kamp yeri aramaya başladık belediyenin plajının yanındaki Ilıca kamping kapanmış. Buranın arkasında bir restoran çadır için uygun fiyatlı kamp yeri veriyor ama sadece bir çadır vardı burada kalan. Çeşitli oteller veya çiftlikler de çadır yeri sağlıyorlar. Ertesi sabah sahile de çadır kuranlar olduğunu gördük. Hava sıcaklığından ve Gökhan'ın sıcakla arasının hiç iyi olmamasından dolayı ertesi gün otobüsle Denizli'ye dönmeye karar verdik ve bilet aldık.
Zekeriya valentino'daki Datça haritası

Akşam sahilde yürürken Marmaris'ten bisikletiyle Datça'ya gelen bikaç gündür burada olan Salih abiyle karşılaştık Meydanda bir süre oturup muhabbet ettik. Kendisi daha önce de Datça'ya ve çevre yerlere bisikletiyle gidip kalmış. Müziksiz olmaz diyerekten bisikletine radyo taktırmış ve gece sürmeyi sevdiğinden aydınlatma ve sinyal sistemi kurdurmuş bisikletine.  Kalacak yerimizi ayarlamadığımızdan kendisinin kaldığı sörf okulunun önünün müsait olduğunu bizim de orda kalabileceğimizi söylediğinde kabul ediyoruz. Yemek için bizi postane-Türk Telekom'un yan sokağındaki tostçu Yunus'a götürüyor. Buradan kalkıp kalacağımız yere gidiyoruz, matlarımızı serip uyumaya çalışıyoruz. Sabah kalkınca kahvaltı için yine tostçu ile aynı yerdeki Baba Lokantası'na gidip birer çorba içiyoruz Salih Abiye teşekkür edip otogara gitmek için yanından ayrılıyoruz. Bisikletleri söküp otobüse  yükledik şimdi geri dönüş zamanı. 











Notlar
         Havaların çok sıcak olduğu Temmuz Ağustos zamanı buralar tur için pek uygun değil sabah 6-10 arası akşamüstü 17-20 arası hava daha serin olduğundan ancak bisiklet sürmeye elverişli oluyor ama yine de sıcak etkiliyor. 
         Bölge çok tepelik olduğu için yükünüz varsa ona uygun dişli oranları olan bisiklet seçmenizde fayda var zira %8-%10luk eğimler sizi bekliyor. 
         Yüksek sıcaklıkta asfalt eriyip tekerleklerinize yapışıyor bu da lastiklere zarar veriyor. 
         Su kaynakları kimi yerde sık kimi yerde çok seyrek, iki mataranız da dolu halde yol almakta fayda var.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

D400 Otostop Turu

Şirince+ Meryem Ana Tırmanışı (26.12.15) Milli Park Tırmanışı (27.12.15)